MİNİ LETONYA TURU
RİGA / JURMALA / SİGULDA / KULTİGA
Letonya Cumhuriyeti 18 Kasım 1918’de kurulmuştur. Sovyetler Birliği (1940-1941) ve Nazi Almanya’sının (1941-1945) işgal ve yönetimlerine rağmen 1920’den beri devamlı olarak bağımsız bir devlet olarak tanınmaktadır. 21 Ağustos 1991’de Letonya fiilen geçerli olan bağımsızlığını iyileştireceğini ilan etmiş, uluslararası diplomatik bağlarını yeniden tesis etmiş ve Birleşmiş Milletlere katılmıştır. Letonya 1998’de Dünya Ticaret Örgütü’ne katılmış ve 2004’te Avrupa Birliği ve NATO’ya üye olmuştur.
“Latvija” ismi, Kurlandiyalılar, Selonyalılar ve Semigallianlarla birlikte bugünün Letonya insanının etnik çekirdeğini oluşturan dört Hint-Avrupa Baltık kavminden biri olan eski Latgalialılardan gelmektedir.
Letonya’nın ulusal para birimi euro’ dur. 1993 yılından bu yana ülkenin para birimi olan Lat yerine 1 Ocak 2014 itibariyle AB ortak para birimi olan Euro kullanılmaya başlanmıştır.
Arazisinin yüzde 44’ünden fazlası ormanlarla kaplı, serbest akan muazzam bir akarsu ağı ve binlerce göle sahip olan Letonya, birçok türde yabani yaşam için Avrupa’nın en iyi korunmuş doğal cennetlerinden biridir.
2013 yılı sayımına göre nüfus 2, 023, 825 olarak görülmektedir. Letonya’nın politik, ekonomik ve kültürel merkezi, Letonya nüfusunun üçte birinden fazlasının (644 bin) yaşadığı ve çalıştığı Riga’dır. Etnik dağılım ise şöyledir,
59.5 % Leton, 27 % Rus, 3.45 % Beyaz Rus, 2.42 % Ukraynalı,
2.25 % Leh,1.3 % Litvanyalı, 4.08 % diğer milletler olarak yer alırlar.
Bu genel bilgilerden sonra gezi izlenimlerimi sunayım.
Dört tam gün sürecek olan Riga gezimize Ağustos ayının ortalarında gittik, İstanbul’ un sıcak havasından sonra havaalanında hafiften serin bir hava karşıladı bizi. THY’ nın doğrudan uçuşları ile yaklaşık üç saatte ulaşılıyor. Havaalanından şehre gelip otelimize yerleştikten sonra hemen şehir turuna başladık.
Riga, Daugava nehrinin kenarına kurulmuş, içerisinden de etrafı çok bakımlı ve her tarafı park görünümünde olan Pilsates Kanalı geçiyor. Bu kanalın çevresinde banklar ve çevreyi çok bozmayacak sosyal alanlar oluşturulmuş, ayrıca bu kanal başlangıç noktası olan Daugava Nehir turları yapılan küçük tekneler var. Nehir denilince küçük bir yer düşünülmesin, kocaman yolcu ve ticari gemilerin gelip gittiği Baltık Denizine dökülen bir akarsu.
Riga’ nın eski şehir merkezinde çok miktarda tarihi binalar var ve hepsi de bakımlı, eski şehri yürüyerek gezmek yarım gün alıyor, ayrıca iki saat kadar süren city tour bus’ lar ile de ek bir tur alınırsa şehir hakkında oldukça fikir edinilebilir. Old City de yeteri kadar restoran ve oteller var, insanlar çok medeni ve saygılı ama biraz soğuk gibiler.
Şehir adeta dev bir park gibi, tarihi yerleri de görülmeye çok değer, özetleyecek olursam; Letonya özgürlük Anıtı, Pilsates kanalı çevresi, Üç Biraderler Evleri, Riga Dome Katedrali, Riga Livu Square ve Cat House, Riga Kara Kafalılar Binası ve daha bir sürü tarihi bina ve kiliseler gerçekten muhteşem.
Şehir Avrupa’nın en eski ortaçağ şehirlerinden biri olup UNESCO tarafından dünyanın en önemli kültürel ve doğal alanları listesine alınmıştır. Aynı zamanda Rīga’nın Old Town silueti bir Avrupa Mirası Niteliği taşıyan bir alandır.
Riga yakın çevresine iki tam gün ayırdık, ilkin Riga’ ya 25 km. uzaklıkta bulunan Jurmala’ ya gittik. Letonya’ nın Baltık Denizi kıyısında bulunan Jurmala tatil beldesi bembeyaz kumsalları ve yemyeşil ormanların içerisinde yer alan çok güzel bir yer, sadece Letonya’ lıların değil, Rusların da çok tercih ettikleri bir sayfiye yeriymiş, hatta Rus cumhuriyetleri müzik yarışmaları bile burada yapılıyormuş. Jurmala çok temiz ve bakımlı, oteller, restoranlar, sayfiye evleri ve bembeyaz kumları ile harika bir tatil beldesi. Büyük plaj girişinde Almanya kökenli bir Türk’ ün açmış olduğu döner restoran da dikkatimizi çekti, döner kebap artık neredeyse tüm dünyada görebilmek mümkün.
İkinci durağımız Sigulda şehri, başkent Riga’ ya yaklaşık 50 km. uzaklıkta, yemyeşil yollar ve ormanları geçtikten sonra ulaşılıyor, oldukça küçük bir şehir nüfusu yaklaşık 17.000. Gauja Milli Park bölgesinde bulunan Sigulda da Sigulda Kalesi, Gauja Milli Parkı, Gutman Mağarası, Turaida Kalesi ve müzesi ziyaret edilmesi gereken yerler. Teleferik ile milli park üzerinde seyir de yapılması gereken aktiviteler içerisinde sayılabilir.
Gezimizin bir başka durağı da Riga’ ya yaklaşık 150 km. uzaklıkta bulunan Kultiga kasabasıydı. Kasaba 1242 li yıllarda kurulmuş, zaman zaman işgallere uğrasalar da tarihi dokuyu korumuşlar, dar sokaklar, eski tarihi binalar, ahşap evler, kiliseler ve sinagoglarıyla şirin bir orta Avrupa kasabası. Nüfusu yaklaşık 14.000 kişiymiş, sessiz, sakin bir kasaba, içerisinde Venta Nehri geçiyor, çok güzel bir şelale oluşturmuş, Avrupa’ nın en geniş şelalesiymiş, üzerine de büyük bir köprü yapmışlar. Turistler ve yerli halk için güzel bir gezi bölgesi . Venta nehri üzerindeki köprüye Tuğla Köprü diyorlar, 500 metre uzunluğunda ve 26 metre genişliğinde, köprü zaman zaman restore edilmiş.
Riga merkez olmak üzere iki boyunca günübirlik yaptığımız bu turlarda yol kenarlarında da oyuncak müzesi, kaleler, şatolar gibi birçok farklı zenginlikleri de görmek imkanı oldu.